Çiçekler sadece güzellikleri ile psikolojimizi etkilemezler. Fiziksel enerji bilgilerinin de bedenimiz ve ruhumuz üzerine inanılmaz temizleyici ve güçlendirici etkileri vardır.
Çiçek frekansları nasıl etkili olur?
Yeryüzünde hayat çiçeklerle başladı. Ancak bu bildiğiniz manada polen-aracı-meyve döngüsü değildir. Sonsuz uzay boşluğunda yaratılan ilk güzellik olarak da düşünebilirsiniz çiçekleri. Güzelliğin ilk yaratılış basamağı. Güzel tanımının ne olduğu antik mısır ve Yunan filozoflarının dahi tartışma konusu olmuştur. Güzellik kavramını tanımlayan tek ortak yanıtları vardır; matematik. Tüm matematiksel oranların gözler önüne sergilendiği dildir geometri. Evrensel tek dil olan matematiğin en güzel işlendiği canlılar ise çiçeklerdir. Her geometrik ifadenin, yani güzelliğin matematiksel bir kodlaması, doğadaki işleyişle ifade edersek bir frekansı vardır. Frekans biyolojinin işleyiş mekanizmasıdır.
Frekans kodlamaları biyolojimizde nasıl çalışır? Mesela bir protein işlevini yaparken hedef mekanizmanın içerisine girip onun içine karışmaz, sadece bu frekans bilgisini aktarır, karşı alıcısına dokunmaz bile. 1950’lerden itibaren fizyologlar bedenin iletişim mekanizmalarını araştırıyor ve gösteriyor. Hücreler arasındaki koordinasyon, varsaydığımız gibi ara haberciler vasıtasıyla sıvı içerisinde serbest difüzyon yöntemiyle rastgele olsaydı, koşullara karşı verdiğimiz tepkilerin işleyebilmesi için aylarca beklemek zorunda kalırdık. Bunun aksine, çok kısa süreler içerisinde bedenimizi yönetebilecek tepkileri verebiliyoruz. Ancak kullandığımız modern sistemler bu ölçeklerde çalışmadığı için bu bilgiler günlük hayatımıza yansımıyor.
Bir hücre boyutuna kadar küçüldüğünü düşünün. Mikro ölçekte de bir evrenin çalıştığını, hayatın hem de hiç bilmediğimiz mekanizmalarla denge içerisinde aktığını göreceksiniz. Bu ölçekte saf su bile bildiğimiz akışkanlığını yitirir ve yoğun viskoz bir hal alır. Tüm dünyada 8 milyar insan, bedenimizde ise yaklaşık 40 trilyon canlı hücre var. Bunun 5000 katı olan 40 trilyon insanı yan yana getirerek bedenimizdeki hücrelerin yaptığı gibi mükemmel bir organizasyonla çalışmasını isteyin bakalım. Çok zeki insanoğlu bunu yapamayacaktır tabii ki. Henüz bilmediğimiz, bilsek te kabul etmek istemeyeceğimiz başka mekanizmalar işlemekte mikro ölçekte.
DNA’larımızın, enerji bedenlerimiz ile birlikte hazırladığı morfogenetik alan bir taslak oluşturmakta ve sistem bu zeminde çalışmaktadır. Bu sayede aynı genetik bilgiye sahip kök hücrelerimizin bazısı karaciğer hücresi, bazısı göz hücresi ve bazısı da kemik hücrelerimiz olarak dönüşmektedir. Bu organizasyonu açıklamada artık kuantum biyolojisi kullanılmaya başlamakta.